13 Nisan 2011 Çarşamba

Öyle Bir Girer Gemi ki!


Balıkçı'ya da Denizkızı girsin!

'Öyle Bir Geçer Zaman Ki'de n'oldu öyle bir blog, Ali Kaptan sen koca gemiyi Balıkçı'nın barakaya soook! Yanında bir de Cemile'yle Carolin ikilisi, anam anam...

İmza: Bir Kaptan

Genelde biz senaryoda saçmalayı konu kalmadığı 20.-30. bölümde görmeye başladık da, bu biraz erken oldu sanki. E be senarist, dönem dizisi yapıyorsun, sağ-sol olayları elinde sonsuz konu var, sen git barakaya gemi sok. Bir garip olmadı mı sence de? Hadi Kaptan normal değil, kabul ediyorum, ama bu kadar mı manyak acaba ya?

Yorumsuz!

Bir de blog sana bir şey söyleyeceğim, bu Mesude mi anası mı daha gıcık bir türlü karar veremedim. Ne dedi anası Mesude'ye "Bu devirde iyi adam kolay bulunmuyor, zafere giden her yol mübahtır". Yani kızım gir adamın koynuna bastır nikahı, yuh valla, anaya bak! Carolin özentin de ayrı deli ediyor beni, ay aman olmaz olsunlar, diziden ayrılacasılar.

Korku filmi gibim valla!

Balıkçı'nın karısı nasıl bozdu işi ama, bana çocuğum deme, dedi, ben karınım insan karısına çocuk demez, dedi, attı kendini havuza. Cemile'yle Balıkçı da öyle bakarlar birbirlerine sonra, ee sen karı yarım akıllı da olsa boşamadan başka kadın almaya çalışırsan böyle olur işte Balıkçı. Ayıp ettin ayıp!

Bir de Balıkçı Dostoyevski okuyormuş blog, vay anasını, şimdi tam Mecnun oldu, takdir ettim kendisini. Kitap da Tutunamayan, vay vay vay!

8 Nisan 2011 Cuma

Muhteşem Pargalı Parga'da

Sonunda bu Muhteşem Yüzyıl'da bir aksiyon oldu di mi blog? Ay ama neler oldu, ben bir ağla bir ağla, kıymayın Pargalı'ya, kıymayın Hatice'ye, kıymayın Fatmagül'e (Ay dur olmadı o başka gündü).

Bu hafta Kanuni Sultan olmuş Asabi Kanuni, sağa bağır, sola bağır, Mahidevroş'a bağır, Ürrem'e bağır, hocaya bile bağırdı ya... Valla böyle Kanuni lakabını hak etmesi zor geldi bana biraz...

Tarih bize diyor ki Pargalı daha ölmeyecek, ondan dolayı içim rahat, ama o ne bölümdü ya! Ben bi ağla, bi ağla, bir de ikizi varmış ya, Okan 2, o ikize çok güldüm, ne gerzek tip yapmışlar. Ama Okan iyi oynuyor allah için. Bir de ben Hatice'iğime çok üzülüyorum, yazık kadına, sorsan padişah kardeşi, sarayda oh yediği önünde yemediği arkasında, ama, birinci koca mortingen, aday hasta, sevdiği kaçtı gitti, yazık gülüm sana yazık.

Ay o Ayşe'ye ne iyi oldu da gırtlağı kesiliverdi, oh be! Gıcıklıkta da havada da Mahidevroş'tan arda kalır yanı yoktu, hadi Mahidevroş şehzade anası, sana ne oluyor e be Ayşe! Zaten onu biz sevmezmişiz, arkadaşım öyle dedi, o kutu açıp kapamacadan ünlü olmuş zaten, oh öldü de kurtulduk. Ben de diyordum bu Viktoria saraya misafirliğe mi geldi, bir bok yapmıyor diye, yaptığı Macar halkına ne yarar sağladı bilmiyorum, ama ben şahsen genlerimde Ayşe geni olmadığı için çok mutluyum. Tarih seni unutmayacaktır Viktoria, yaşa Viktoria!

Ürrem'e de kötü girdi, ama o bir şekilde yırtar nasıl olsa... Bir de bir şey öğrendim blog ama sakın kimseye söyleme, Kanuni'nin Ürrem'den sonra başka birinden daha çocuğu olmuş. Valla bak! Ürrem bunu duysa fena eder, ben de wikipedia yalancısıyım, bakalım çıkıcak mı ortaya bu diğer kadın?

7 Nisan 2011 Perşembe

Evet 2. Fatmagül izleme şenliğiyle karşındayım pek saygıdeğer blog... Bu hafta Fatmagül cephesinde ortalık toz duman, malum Kerim geçen haftaki bölümün sonunda polise gitmişti. İtiraflar, suç duyuruları yapıldı, bakalım Yaşaran'lar neler yapacak, Fatmagül'ün yüzü sonunda gülecek mi, Kerim eziklikten kurtulacak mı? Az sonra...

Önce şunu belirtmeliyim ki Muzo müthiş bir karakter, Fatmagül travmasıyla yüzleşmiş, Kerim'in hapise girmesi an meselesi, Muzo'dan soru: "Beni de soruşturmaya çağırırlar mı?" İşte tüm soru bu, Muzo hapse düşer mi? Aslında Muzo ve dekoltesi hapiste süper bir spin-off fikri blog, Muzo parmaklıklar altında, Hanımağa Muzo, koğuşta terör estiren Muzo, gardiyana sarkan Muzo.. ay enfes olur valla.

Peki bu ev kadını olmak için yanıp tutuşan hayat kadını Asu a.k.a. Enise'ye ne demeli blog? Sen adamdan laf işit, kovul, sana her haltı yapsın, sonra adama yatakta yemek yedir, niye seni kurtardı diye mi? Yok blog ondan değil, asıl neden işte bu kadının içinde yatan Enise olma arzusu (o da nasıl isimse), temiz ev kızı Enise olcam diye çırpındıkça çırpınıyor da, o çok tatlı görünüşü altında bir yılan taşıyan anne tecavüze uğradı diye Fatmagül'ü istemedi, seni mi isteyecek?

Bir de bu Kerim'in 10 dakikada bir "seni bırakmayacağım" demesi ne iş, bir şeyi 50 kere söyleyince gerçek mi oluyor be Kerim, bir de yine tuttturdu yüzüğü tak diye "benim için değil etraf laf etmesin diye"... Biz de yedik Kerim, Fatmagül yer belki ama ben anlarım senin derdini...




Ama Fatmagül arada da lafı sokuyor: "Kendime kızıyorum, niye her şeyi en başta söylemedim, niye bu şimdi senin zaferin oldu". Doğru söylüyor valla, Kerim n'apsa bir aferin bekliyor zaten, üff çok içimi sıkıyor bu herif!

Meltem de ya çok ama çok salak, ya da buldum zorla bir koca kaybetmeyeyim diye aptalı oynuyor. Bir düşün istersen Meltemciğim geçen yaz n'oldu? Hani bir tecavüz hikayesi vardı, hatta düğün gününde Fatmagül arayıp söyledi bile, ne zaman olmuştu o canım?




Sonunda nasıl topladı polisler tecavüzcü brothers'ı ama! Salaklar parmak kaldırdılar ya, çok güldüm, bir ara polisin arasında yürürken el ele tutuşucaklar sandım. Tecavüzcü brothers coming soon...

5 Nisan 2011 Salı

Öyle Bir Geçer Zaman Ki

Evet blog, geldik en sevdiğim güne. Bu sezonun favori dizisi benim için Öyle Bir Geçer Zaman Ki. Bir kere dönem dizisi, dönem dizisi dedin mi bende akar sular durur; Çemberimde Gül Oya (favorim), Hatırla Sevgili, sonra onun spin-off'u.... Neden, çünkü ben nostaljik bir bünyeyim, çünkü o dönemin giysileri müzikleri, her bir şeysi bugüne bin basar. Şimdi Öyle Bir Geçen Zaman'a bir bakalım...

Bu dizinin en güzel yanı hiç kuşkusuz Osmancık, allahım ne tatlı bir piç kurusu o öyle, o ne oynama, o ne şirinlik. Bir de arada büyümüş de küçülmüş bakıyor ya, inananmıyorum, o yaşta çocuk nasıl öyle oynar. Yani Osmancık çıkacağını bilsem hemen bir tane yaparım, o derece! Şirinim minnoşum Osmancık'ım...

Böyle bir şirinlik yok yaa...

Bu hafta için başrolde daha çok Aylin-Soner, Cemile-Balıkçı çifti var gibi. Hadi önce Aylin-Soner'den başlayalım. O Soner'den bir tane neden benim çevremde yok ki sanki, o ne karizma, o ne bıyıklar, öyle hoş ki adam göz altı torbaları bile hoş. Bir de hafif gizemli ,sanki biraz tehlikeli, oooh tadından yenmez. Yenmez de, bu Aylin'le çocuk olmalar, Aylin'i kıskandırmak için Mesude denyosunu koluna takmalar da n'oluyor kuzum, hiç yakışmıyor Soner'ciğim sana, çıkar onu üstünden! Öyle böyle ama Aylin de Soner'i deli ediyor, sakat oğlandan öğrenemedi ama evlenince içindeki dişilik geni iyice şaha kalktı kızın...

Allahım o ne asalet, ne karizma, ne güzel adamsın sen Soner!

O bar sahnesi neydi öyle di mi blog? Tam o ne idüğü belirsiz adam Aylin'i belinden tutmuş el aşağılara doğru inecekken Soner'den bir sağ kroşe, sonra bir sol, off çok seksi!

Çok şirinler yaa...

Gelelim Balıkçı'yla Cemile'ye. Ben zaten anlamıştım o Balıkçı'nın Balıkçı olmadığını, holding patronu çıktı iyi mi, ben Cemile yerinde olsam bir dakika düşünmem. Şimdi o Balıkçı keser sakalı, çıkarır bereyi, bir de holdingin başına geçti miydi, oldu mu Cemile sana Cemile Hanım! Hem çocukların sırtı da yere gelmez, mis olur mis. Bir de romantik, güzel güzel laflar ediyor. Cemile'ye de helal olsun, Balıkçı'nın geçmişini duydu da yine bana mısın demedi, aslan Cemile! Ali Kaptan bu da sana kapak olsun!

Balıkçı çekmiş takımları üstüne...

Balıkçı Cemile'yi istemeye geldi ya bir de, nasıl sıkıldı Cemile öyle yeni gelin gibi. Mete'de de bir havalar evin babası gibi, canım çok şirindiler ailecek. Balıkçı da çekmiş takımları, kesmiş sakalları, tatlı olmuş blog, Cemile de makyaj yapmış bir güzel olmuş, genç kız gibi. Oh kaptan, çatla da patla!

O kaptan Türk erkeğinde yanlış giden her şeye sahip, yani insanın bir iyi yanı olmaz mı diyorsun, bakıyorsun bunda yok. Karı kız onda, içki dayak onda, bir de parasız. Yaa kalır öyle elin ecnebi karısının eline. Karolin de gün geçtikçe bana daha çirkin gelmeye başlıyor, hele bağırırken bir mimikleri var, canavar gibi. Tamam ecnebi sarışın filan ama bir yere kadar be blog! Bir de ben merak ediyorum ne zaman dayak yiyecek diye, bence yakındır ve o sahnesi özlemle bekliyorum blog (yok ama kadına şiddete karşıyım ben, beklemiyeyim bari...)

Kaptan o geceden sonra evde baygın yatıyor, arka planda kızgın Karolin...

Gece Kaptan'ın  Cemile'nin evine geldiği sahne ne komikti öyle di mi blog, ben çok eğlendim. Mete'nin o espriler filan, hele Mete'nin Karolin'le konuşması var ya, gülmekten öldürdü blog. Bu Mete agresif, deli filan ama komik oğlan ya. Geleceğin Teoman'ı şimdi plak da dolduracak, ünlü olur valla, ama o side-kick'leri bırakmak lazım, hadi kumral olan idare eder de o şişkoyla tıfıl gitmezse ünlü filan olunmaz valla.

Delifişek Mete'cik

Ay o İnci Hoca'nın nikahı ne hüzünlüydü di mi blog? Mete yıkıldı resmen, bir de İnci buna sarıldı filan. İnci de aşık Mete'ye valla, ben bu haftaki flashbacklerden onu anladım. Açıktın da niye evlendin diğer adamla be kadın, Mete bir iki yıla kalmaz 18 olurdu nasıl olsa.

Bu arada ben Resul'e üzüldüm mü bu bölüm nedir? Sağcı mağcı ama annesini görünce bir duygulandım ya blog, o kadının utanması filan bir içime oturdu.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Ayşegül'ün Sırları

Evet sevgili blog, dün bir şey yazmadım, neden? Çünkü Behzat Ç.'nin hastasıyız, burada onu tiye almak haddime düşmez, çok pis seviyorum laaaan!

Niyse, bugünki dizimiz, Türk işi Gosip Görl Küçük Sırlar sevgili blog. Neden mi? Çünkü her yayın döneminde bünyeye bir gençlik dizisi gerekiyor be blog, e Kavak Yelleri a.k.a. çakma Dawsıns Criik bir yıldır saçmalamış durumda malum. Biz diziye dönelim.

Bu Su sence de S'in tırnağı bile olamaz di mi blog? Nerde S'in o yere bakan yürek takan hali, nerde bizim eskiden eziktim yeni yeni açılıyorum Su. Olmuyor yani! Zaten nasıl olsun, ekip Adil Işık'tan tasarım yapmışlar, haftalardır Adil Işık giyiniyorlar, bizim Serena Marc Jacobs, Burberry Porsum'dan, bizim yerli S Adil Işık'tan, ay gülmekten kilo verdim blog valla, sen de gül iyi gelir!



S'i geçelim, bence über ezik Demir'i de bence geçelim blog, zira Dan'den bile beter o. Geçtik gitti...


Bu Demir Dan'e benzemiş mi ne blog, valla bravo

Gelelim Ayşegül'e, kendisi iyi güzel, kinci yalan dolan, eğlenceli bir abla. Ama Queen B değil, zaten değil senaryoyu öyle yazmamışlar nedense. Bir de herkesin baş harfi Gossip'e göre zaten (Serena-Su, Dan-Demir, Chuck-Çet vs), amma bu Ayşegül yok. Tıpkısının aynısı olmasın diye yapmışlar, çok değişik olmuş hakikaten, kutluyorum.



Geri kalan kastı kısa keselim, bir kere über salak Heves kadrodan çıksın, Ceyla (niye l'yle yazılıyorsan) yazık zavallım, anladım sevgilisi olan oğlana vuruldun arkadaş ayağındasın da, hiç gizli aşkın-arkadaşının karşısına o besleme saçla bir de makyajsız çıkılır mı be ablam. Bak Arzu'ya 24 saat 10 kat makyajla dolaşıyor. Deli meli ama Biricik'in kızı ne de olsa.

Biricik favorim, genç sevgili yapmalar onda, kızının beğendiği adamı yatağa atmalar onda, tam mükemmel sosyete annesi, Ebru Akel'den yıllardır nefret etsem de, Biricik bir tane.

Çet ayrı bir durum, Chuck sevmeyen biri olarak Chuck'tan yakışıklı bence, ama sanırım oyuncu abi hala bakir, zira o çok seksi sandığı bakışlarla bir hatun tavlayabildiğini sanmıyorum. Gerçi dizide oynuyor ya şimdi, belki de kapmıştır bir tane. Bunların annesi babası filan çok sıkıcı, allahtan çok görünmüyorlar valla.



Hele Meriç var ki, o ne öyle 10 yaşında çocuk. Jenny de çok aptal, kötü giyinen bir ablamızdı da en azından bir 15'inde görünüyordu, Meriç çok çok çocuk yaa. Bir de Aslan Kardeş var tabii, ex-junkie ezik Aslan kardeş. Şimdi Ayşegül'e sarmış yazık, acıyorum kendisine.



Ali, nam-ı diğer Nate de çok zavallı bir arkadaş ya, kumar mumar bir de mafyaya bulaştı şimdi. Tam dizide hiç bir şey olmuyor diyordum ki diziye mafya düştü be blog, silahlar filan pek bir heyecanlandım.



Bir şey sorcam blog, bu tiplerin hiçbiri mi üniversiteye gitmiyor allah aşkına, lise mezunu mu şimdi bunlar. Biri bar işletmecisi oldu birden nasıl olduysa, diğeri ortam orospuluğundan event manager'lığa terfi etti, biri birden kemancı oldu. bir tuhaf valla. Bence gençler okumalı blog, yoksa böyle orada burada gezen gereksiz tipler olurlar.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Fatmagül'e bu hafta neler olmuş?

Dün Fatmagül'ü kaçırdım dedim ya blog, bu öyleden sonra ortasından yetiştim, çok da bir şey kaçırmışım gibi gelmedi şahsen.

Bu hafta neler olmuş dersen, ben Mustafa telekız sevgilisi Asu'yu kurtarırken açtım ben tv'yi, iyi etti, ne o Mustafa'daki ezik parasızken kızın omzunda ağlayıp, parayı bulunca kızı itelemeler. Çok sinirliyim Mustafa'nın bu sonradan görme hallerine, çok.

Sonra Fatmagül'ün Kerim'e niye Vural'la sokakta sevişiyordum yönlü bağrışmasıyla karşılaştık. Kendinden geçti kızcağız, ama haklı be blog, bu Kerim hem sen ağla ben çok üzgünüm, beni affet diye, hem tecavüzcüyle deniz kenarı sefası yap... Bu ne terhis bu ne lahana turşunu blog, bir de şu Christine var tabii, ikide bir telefonda sevişip duruyorlar, aslında Fatmagül ona da fena bozuluyor, ama gururlu ya, belli etmiyor tabii...
Şimdi bunlar çirkin görüntüler blog, ben şahsen tv'lerde böyle bir şey görmek istemiyorum.

Mukaddes Kraliçe iyi ki Rahmi'ye geri döndü blog, öyle çocuklarını alıp yan yana uyudular ya, bir sevindirik oldum sorma. N'apcan o ayı herifi Muzo, alsa alsa seni metres alır, orada da dayaktan kurtulamazsın zaten, Rahmi yarım akıllı filan ama akılla yaşanmıyor ki Muzo, Rahmi iyidir, boşver sen.

Ben her Fatmagül izlediğimde neye takılıyorum biliyor musun blog? Evin her yerinde kitaplıkta dizi dizi kitaplar, bugün gördüm İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar'ı var, kim okuyor o kitapları blog? Fatmagül desen sanmam, Rahmi, Muzo okumaz, Kerim'de de yok öyle bir hal, nedir o kitaplar öyle?


Neyse, dekorasyon faslını geçersek, sonu çok olay bitti blog! Kerim Fatmagül'ü aradı, ben teslim oluyorum suçumu itiraf etcem dedi. Fatmagül üzülmüş göründü ama, inanma blog, yapma demedi, bence o da gizliden memnun oldu.... Olsun be blog, kız haklı değil mi, 4 hayvan tecavüz etmiş, hapse girsinler tabii, hatta hadım edilsinler, hatta ve hatta sallandırıcan bunları Taksim'de bak bi da yapabiliyorlar mı? (Yapamazlar ki blog, ölen adam ne yapabilir, biraz saçma mı bu laf ne?)

Haftayı beklicez artık, ne olacak, ne bitecek....

1 Nisan 2011 Cuma

Feriha'nın Suçu Ne?

Evet sevgili blog,
dün dışarılarda sürtmece yüzünden Fatmagül'ün dramlarını kaçırmış olabilirim, ama Feriha'yı kaçırmıyorum, hayır, Cuma akşamı evde mutlu mesut Feriha'nın dayak yemesini izliyorum...

Ahanda kakılmış Feriha

N'oldu bu bölümde bakalım: Sen orospu mu oldun kız konulu okkalı bir dayak yiyen özenti Ferihacığa hepimiz üzüldük. Ben şahsen dizide bile kadına şiddete karşıyım blog, böyle abuk nedenlerle kızını döven adama tahammülüm yok, dinin yere batsın, pis herif. Bir de mükemmel görünen hacı adayıyla evlendiriyor kızı, neymiş biriyle sarılmış. Düşünüyorum bazen benim babam böyle olsa ne olurdu diye, n'olcak evden kaçıp orospu olurdum. Feriha'da da o ışığı görüyorum ben, yakındır...

Ahanda dayak sahnesi

Hadi bu baba cahil mahil, bu denyo Cansu ne blog? Bu ne acizlik, ne eziklik, ne angutluktur. Para var pul var, ana parayla bir bok olmadığının canlı kanıtı. Otur evde bütün gün bir tip resmine bak, çık dışarı sen de bul ezik dicem ama, o tiple kör bulman lazım, ya da  Feriha'nın abisini tutcan cigolo olarak, başka türlü bakire ölürsün kuzum sen. Ben onun üvey annesi olsam, anti-depresan yerine dayarım fare zehirini, gebertirim valla, kesinlikle çekilmez! Bu yine iyi niyetli, sadece Amerika'ya yollamaya çalışıyor, anne anne diye sayıklıyor da, eminim annen mezarında benim ne denyo kızım var diye ters dönüyordur, allahın alığı!

Bu Emir'e de aşık bunalım ergenlik hiç yakışmıyor blog, ona da ayrı bir eziklik gelmiş, Feriha Feriha diye bakıyor melül melül. Diyorum sana bu dizi Küçük Kadınlar'dan sonra yüzyılın en kötü dizisi diye... Dicen sen niye izliyorsun, Vahide Gördüm olmasa hayatta izlemem ya, kadın en berbat diziyi bile (bkz. Annem) izletiyor kadın.



Bu arada Zehra o dinci adamı bırakıp ona pazarda yer ayarlayan adamla olsa ya, o ne şeker adam öyle, bir de bu yaşta hala bekar, yok o almazsa ben alıcam o derece!

Şimdi gelelim diğer bir eziğe; sarışın bomba Hande. Ya kızım para bok gibi, yani kıçını parayla siliyorsun o derece, tipim değilsin ama hadi güzelsin de, bir tipin peşinden bu kadar dalavereye ne gerek var, kim ne buluyor bu Emir'de bir anlayabilsem zaten, başka adam mı yok? Elini sallasan ellisi, hahay!

Sonu ne heyecanlı bitti ama öyle di mi blog? Tam Emir Feriha'yı kolundan tutmuş erkek triplerindeyken hacı damat adayı olayı görmesin mi? Bak şimdi Feriha ne yalan söyleyecek çok merak ettim, haftaya görücez...