Evet blog, geldik en sevdiğim güne. Bu sezonun favori dizisi benim için Öyle Bir Geçer Zaman Ki. Bir kere dönem dizisi, dönem dizisi dedin mi bende akar sular durur; Çemberimde Gül Oya (favorim), Hatırla Sevgili, sonra onun spin-off'u.... Neden, çünkü ben nostaljik bir bünyeyim, çünkü o dönemin giysileri müzikleri, her bir şeysi bugüne bin basar. Şimdi Öyle Bir Geçen Zaman'a bir bakalım...
Bu dizinin en güzel yanı hiç kuşkusuz Osmancık, allahım ne tatlı bir piç kurusu o öyle, o ne oynama, o ne şirinlik. Bir de arada büyümüş de küçülmüş bakıyor ya, inananmıyorum, o yaşta çocuk nasıl öyle oynar. Yani Osmancık çıkacağını bilsem hemen bir tane yaparım, o derece! Şirinim minnoşum Osmancık'ım...
Böyle bir şirinlik yok yaa...
Bu hafta için başrolde daha çok Aylin-Soner, Cemile-Balıkçı çifti var gibi. Hadi önce Aylin-Soner'den başlayalım. O Soner'den bir tane neden benim çevremde yok ki sanki, o ne karizma, o ne bıyıklar, öyle hoş ki adam göz altı torbaları bile hoş. Bir de hafif gizemli ,sanki biraz tehlikeli, oooh tadından yenmez. Yenmez de, bu Aylin'le çocuk olmalar, Aylin'i kıskandırmak için Mesude denyosunu koluna takmalar da n'oluyor kuzum, hiç yakışmıyor Soner'ciğim sana, çıkar onu üstünden! Öyle böyle ama Aylin de Soner'i deli ediyor, sakat oğlandan öğrenemedi ama evlenince içindeki dişilik geni iyice şaha kalktı kızın...
Allahım o ne asalet, ne karizma, ne güzel adamsın sen Soner!
O bar sahnesi neydi öyle di mi blog? Tam o ne idüğü belirsiz adam Aylin'i belinden tutmuş el aşağılara doğru inecekken Soner'den bir sağ kroşe, sonra bir sol, off çok seksi!
Çok şirinler yaa...
Gelelim Balıkçı'yla Cemile'ye. Ben zaten anlamıştım o Balıkçı'nın Balıkçı olmadığını, holding patronu çıktı iyi mi, ben Cemile yerinde olsam bir dakika düşünmem. Şimdi o Balıkçı keser sakalı, çıkarır bereyi, bir de holdingin başına geçti miydi, oldu mu Cemile sana Cemile Hanım! Hem çocukların sırtı da yere gelmez, mis olur mis. Bir de romantik, güzel güzel laflar ediyor. Cemile'ye de helal olsun, Balıkçı'nın geçmişini duydu da yine bana mısın demedi, aslan Cemile! Ali Kaptan bu da sana kapak olsun!
Balıkçı çekmiş takımları üstüne...
Balıkçı Cemile'yi istemeye geldi ya bir de, nasıl sıkıldı Cemile öyle yeni gelin gibi. Mete'de de bir havalar evin babası gibi, canım çok şirindiler ailecek. Balıkçı da çekmiş takımları, kesmiş sakalları, tatlı olmuş blog, Cemile de makyaj yapmış bir güzel olmuş, genç kız gibi. Oh kaptan, çatla da patla!
O kaptan Türk erkeğinde yanlış giden her şeye sahip, yani insanın bir iyi yanı olmaz mı diyorsun, bakıyorsun bunda yok. Karı kız onda, içki dayak onda, bir de parasız. Yaa kalır öyle elin ecnebi karısının eline. Karolin de gün geçtikçe bana daha çirkin gelmeye başlıyor, hele bağırırken bir mimikleri var, canavar gibi. Tamam ecnebi sarışın filan ama bir yere kadar be blog! Bir de ben merak ediyorum ne zaman dayak yiyecek diye, bence yakındır ve o sahnesi özlemle bekliyorum blog (yok ama kadına şiddete karşıyım ben, beklemiyeyim bari...)
Kaptan o geceden sonra evde baygın yatıyor, arka planda kızgın Karolin...
Gece Kaptan'ın Cemile'nin evine geldiği sahne ne komikti öyle di mi blog, ben çok eğlendim. Mete'nin o espriler filan, hele Mete'nin Karolin'le konuşması var ya, gülmekten öldürdü blog. Bu Mete agresif, deli filan ama komik oğlan ya. Geleceğin Teoman'ı şimdi plak da dolduracak, ünlü olur valla, ama o side-kick'leri bırakmak lazım, hadi kumral olan idare eder de o şişkoyla tıfıl gitmezse ünlü filan olunmaz valla.
Delifişek Mete'cik
Ay o İnci Hoca'nın nikahı ne hüzünlüydü di mi blog? Mete yıkıldı resmen, bir de İnci buna sarıldı filan. İnci de aşık Mete'ye valla, ben bu haftaki flashbacklerden onu anladım. Açıktın da niye evlendin diğer adamla be kadın, Mete bir iki yıla kalmaz 18 olurdu nasıl olsa.
Bu arada ben Resul'e üzüldüm mü bu bölüm nedir? Sağcı mağcı ama annesini görünce bir duygulandım ya blog, o kadının utanması filan bir içime oturdu.